RÖPORTAJ AKGÜN AKDİL
FOTOĞRAF ŞEREF YILMAZ
VİDEO BETÜL YAZICIOĞLU
Moda tasarımcısı Simay Bülbül'ün mimar eşiyle birlikte tasarladığı evi, antika tutkuları sayesinde bambaşka bir mekana dönüşmüş. İçerisinde davetlerin, konserlerin verildiği bir etkinlik alanı da bulunan ev aynı zamanda Simay Bülbül'ün yakında çıkartacağı Girit yemekleri kitabı için de ilham kaynağı olmuş. Çocuklarıyla birlikte geniş bir aileye sahip olan tasarımcı, tüm bu işlerinin yanı sıra koruyucu annelik görevini kurduğu Kırmızı Çocuklar Derneği ile taçlandırarak kimsesiz çocukların hayatına dokunmaya, onların kendilerini geliştirip toplum içinde bir yer edinmesine de yardımcı oluyor. Koruyucu aile konusunda farkındalığı artırmak, devlet korumasından çıkan 18 yaş üzeri gençlere mentorlük yapmak ve yuvadaki çocukların gelişimine katkı sağlayacak projeler üretmek hedefiyle çalışan Kırmızı Çocuklar Derneği, Simay Bülbül'ün enerjisini en çok akıttığı projelerin biri.
FOTOĞRAFLARIN TAMAMI ŞAMDAN PLUS DERGİSİNDE...
Evinizin tasarım sürecinden bahseder misiniz?
Evimizi tasarlarken birkaç önceliğimiz vardı. Birincisi davet vermeyi çok seviyor olmamız, ikincisi yemek yapmayı çok sevmemiz, sonuncusu ise kalabalık bir aile olmamızdı. Bu nedenle evin alt katını tamamen mutfak yaptık. Yaşanabilir gurme alanı olarak tasarladığımız mutfak, özel antika büfeler ile modern mutfağın birleşiminden oluşuyor. Evimizin yanındaki 300 metrekare özel alanı davetler verdiğimiz içinde barı, konser alanı ve 30 kişilik uzun masası olan bir etkinlik alanına dönüştürdük. Tüm bu alanları da yıllardır aile koleksiyonu olan sanat eserleri ile bütünleştirdik. Ayrıca bahçede bir bostanımız, taş ocağımız ve dev heykellerimiz bulunmakta.
Antika merakınız nasıl başladı? En çok hangi parçaları seviyorsunuz? Nerelerden satın alıyorsunuz?
Uzun zamandır tasarım ve mimari projelerimiz için Anadolu'nun pek çok yerinden antikalar topluyoruz. Biriktirdiğimiz birçok parçayı da evimizin hikayesi ile bütünleştirdik. Büyük mobilyalar dışında ben de yıllardır tüm dünyadaki antika pazarlarından küçük objeler topluyorum. Tabak, bardak, fincan ve halıdan oluşan kendi minik koleksiyonlarım var. En değerli koleksiyonum ise el aynalarım. Davet bölümündeki barın yan duvarında sergilediğim el aynaları en sevdiklerim.
Evinizde atölye olarak kullandığınız, tasarımlarınızı gerçekleştirdiğiniz bir yer var mı?
Atölye olarak bir bölüm yok ama tüm tasarım süreçlerimi evde gerçekleştiriyorum. Bahçe bana çok ilham veriyor. Bir de kışın kuzine yanındaki antika masam.
Markanız Perveran'dan ve yeni koleksiyonunuzdan biraz bahsedebilir misiniz?
Perveran'ı 4 yıl önce miras bırakabileceğim bir marka olarak kurdum. Anadolu'daki 15 zanaatkar ile çalışıp dekorasyon ve moda koleksiyonları hazırlıyoruz. Telkariden el dokuması buldan bezine, ahşaptan iğne oyasına kadar her türlü zanaat var. Her şey el emeği, kadın emeği, zanaatkar emeği... Aynı zamanda Perveran Sofraları adı altında lezzet buluşmaları düzenliyorum. Eski reçeteler tasarım sofralarında kıymetli misafirlerim ile buluşuyor.