Röportaj: Nazan ORTAÇ
Fotoğraflar: İsa ARSLAN
Son yılların en popüler konusu 'Holistik Sağlık' anlayışını farklı bir göz ve dille anlatan, Ersin Pamuksüzer ve Selda Terek Bilecen'in birlikte kaleme aldığı ve bir yaşam tarzı kitabı olarak raflarda yerini alan 'Son Toksine Kadar Kendine İyi Bak' , yaşadıkça maruz kaldığımız bedensel, zihinsel ve duygusal kirlilikten arınmanın yollarını anlatıyor. Destek Yayınları etiketiyle kitabevlerine giren kitap; bizleri hastalığa sürükleyen tüm toksinlenme çeşitlerini anlatıyor ve diyor ki "Önlem al, toksinlerinden kurtul!" Kitabın yazarları Ersin Pamuksüzer ve Selda Terek Bilecen, hayatlarına bu anlayışı dahil ederek yaşamlarını sürdüren kişiler. İkiliyle bir araya gelerek hem kitabı hem de kendi deneyimlerini konuştuk.
Ersin Bey, kitaba değinmeden önce, şunu merak ediyorum... Bir anda hayatınızı değiştirdiniz ve sağlıklı yaşama geçiş yaptınız... Kırılma noktanız neydi? Nasıl bu kararı aldınız?
2002'de, Tayland'ın Koh Samui Adası'nda şans eseri katıldığım bir detoks tecrübesi neticesinde hayatta bir sürü şeyi bilip, yaşamayı bilmediğimi hissettiğim gündü kırılma anım. Yolculuğum orada başladı. Kendimi 46 gibi, erken bir yaşta emekli etme kararı almıştım. Farklı bir tatil yapma gayreti ile çıktığım yolculukta kendimi sağlıklı ve iyi yaşamı ararken buldum.
Neler değişti hayatınızda? Kronik hastalıklarınız var mıydı mesela?
Klasik her 'işadamı' etiketli insan gibi fazla kilom vardı, 18 kilo kadar. Herkes kadar önemsemediğim damar tıkanıklığı, her kış tekrarlayan sinüzit gibi insanı kronik hastalıklara, oradan da ölüme götürebilecek ufak tefek cızırtılarım vardı. Onların hepsinden kurtuldum bu 15 sene içinde.
Eşiniz ve çocuklarınız da sağlıklı beslenme ve yaşam konusunda sizinle aynı bakış açısına sahip mi?
Tam değil, tabii ki dolaylı bir farkındalıkları var ama benimki gibi bir benimsemeleri yok. Ancak ikinci el sağlık dediğimiz, benden dolayı yan etki olarak sağlıklı yaşama daha yakınlar.
Bu kitabı yazma fikri nasıl oluştu? Siz bilgi birikiminizi nasıl oluşturdunuz? Neler anlatıyorsunuz kitapta?
15 senelik sağlıklı yaşam yolculuğumda biriktirdiklerimi paylaşma dürtüsü ile kitabı yazma fikrine ısındım. Kitap bizim 360 derece sağlık ya da 'Holistik Sağlık' dediğimiz, insan vücudunun optimum çalışmasına giden bütünleşik bir yaklaşımı işliyor. Zihin, beden, çevresel faktörler, hareketlilik ve ruh halimizi bir bütün olarak ele almaya çalışıyor kitap.
Kitap sadece beslenme önerileriyle sınırlı değil; sağlık konusunda oldukça detaylı bilgiler var. Nedir sağlık konusunda yapılan en büyük hatalar?
Bizim hata haritamızda bir oranlamaya gidecek olursak; beslenme hataları yüzde 40, zihin hali hataları yüzde 40, çevresel faktörler ve hareketsizlik de yüzde 20 ile temsil ediliyor diyebiliriz. Örneğin, beslenmiyoruz tıkınıyoruz. Huzur yerine bunalım bulutlarının gölgesinde yaşıyoruz.
Doğru beslenme ile hangi hastalıkların önüne geçebiliriz?
Metabolik, yani yaşam tarzı hastalıklarının önüne geçebiliriz. Tabii ki sürekli stres veya kaç /dövüş halinden kurtulmamız gerektiğinin bilincinde olarak. Bunlar da günümüz dünyasındaki erken ölümlerin yüzde 93'üne denk geliyor.
Son yıllarda sıkça duyduğumuz bir şey 'alkali' beslenme... Nedir önemi?
Vücudumuza baktığımızda aslında akışkan bir yapımız var. Doğduğumuzda yüzde 90'lara varan oranda suyuz, öldüğümüzde bu oran yüzde 60-65'lere kadar düşüyor. Bu sıvı ortam bizim yaşam ortamımız. Bunun asidik olması hastalıkları ve yaşam kalitesinde düşüşleri beraberinde getiriyor. Bu sebeple hafifçe alkali olmak, yani pH'ımızı 7'nin biraz üstünde tutmak sağlıklı yaşama bariz bir katkı.
Sizin bir günlük yemek mönünüzü merak ediyorum... Sabahtan akşama kadar neler yiyorsunuz?
Sabahları gıda takviyeleri, sebze suları, limon suyu, elma sirkesi gibi sıvılarla besleniyorum. Öğlen 12'den sonra besin değeri yüksek çiğ atıştırmalıklar, ceviz, badem, çam fıstığı vs hayatıma giriyor. Akşam 6 gibi de sebze ağırlıklı bir öğünüm oluyor.
Yemeğin dışında günlük rutinlerinizde neler var?
Her sabah 40 ila 60 dakika arası spor ve ardından sauna var. Akşam üstü 20 dakika kadar hareketli bir aktivitem oluyor. Gün içinde ise farkındalığıma ve meditasyon yapmaya aktif olarak zaman ayırıyorum.
TheLifeCo'yu kurma fikri nasıl oluştu?
Özellikle Bodrum'daki merkeziniz dünyaca ünlü... Neler yapılıyor merkezde ve tercih sebebi olmasını neye bağlıyorsunuz? Dünyanın her yerinde yaşamı araştırırken ve arkadaşlarımı da oralara taşırken, kendi yerimizi yaratalım, elimizin altında olsun dedik ve TheLifeCo kuruldu. Merkezlerde birinci özellik; sorunlardan uzak, huzurlu bir ortamda kendinizi dinlerken, arınıp, kaliteli besleniyor olmanız diyebiliriz. Ayrıca masaj, yoga ve diğer destekleyici terapiler de işin cilası oluyor. Misafirlerimizin buraya bu kadar tutkun olmalarının nedeni netice almaları, kendilerini yenilemiş bir şekilde eve dönmeleri.
İş dünyasının etkin isimlerindendiniz ve o dünyayı çok iyi tanıdığınızı düşünüyorum. Genelde Türkiye'de iş insanları sağlıklı yaşıyor mu?
Son zamanlarda bir merak başlasa da iş insanlarımız sağlık konusunda yeteri kadar bilinçli değil. Bunun birinci nedeni, sürekli kronik stres altında olmaları. Sağlıklı yaşayacak bir farkındalık veya odaklanmaları yok.
Özellikle İstanbul'da yaşam çok stresli. Ve dolayısıyla sağlıklı beslenme ve yaşamaya çok da alan kalmıyor. Bu yoğunluktaki insanlar için önerileriniz neler?
Hayatlarını, seçimlerini sadeleştirmeleri. Böylece döner kapı olmaktan, oradan oraya uçuşmaktan kurtulabilirler. Minimalizm bence kolay bir reçete olur. Az, öz ve kaliteli bir yaşam, en iyi reçete.
Selda Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?
Hayatımı profesyonel dünyada çalışarak kazandım. 25 yıl kurumsal şirketlerde çeşitli pozisyonlarda çalıştım ancak son 12 yıldır gerçek manada yazarlık ve eğitmenlik yapıyorum. Sanırım beni tanımlayan, en fazla zevk aldığım meslekler bunlar; yazar olmak ve eğitmenlik... 7 adet basılmış kitabım ve birçok çevirim var. Bu kadar değil tabii. Kendimi tanımlayacak kelimeleri şöyle seçmem uygun olur: Anne, eş, evlat, kardeş, dost, ODTÜ İşletme, amatör ressam, lisanslı yelkenci, berbat bir tenisçi, aslan burcu, yaratıcı, marangoz vs...
Ersin Bey ile nasıl bir araya geldiniz?
Destek Yayınları bizi bir araya getirdi. Önce birbirimizi şöyle bir süzdük. Sonra sohbet edince çok ortak noktamız olduğunu gördük. Sağlıklı yaşam, girişimcilik gibi. Bu projeyi yapmak için tanıştırıldık ama sanırım karşılıklı olarak birer dost kazandık.
Sizin sağlıklı beslenme ve yaşama dair düşünceleriniz nelerdi?
Ben sağlığın bütüncül olduğunu, adını koymadan yaşayanlardandım. 'Holistik' lafını kullanmazdım ama birçok sağlık sorununun kaynağının psikolojik olduğunu bilirdim. Kendi habitatımda olumlu düşünen, iyi beslenen, hareketli, tercihan doğal besinler tüketen biriydim. Tabii Ersin Bey'den sonra çok daha bilinçli bakıyorum sağlık konularına.
Kitabı yazarken sadece yazar yaklaşımı içinde miydiniz, yoksa sağlıklı yaşam tarzı sizin de hayatınızı etkiledi mi?
Tabii ki bu yaşam tarzı beni çok etkiledi. Uyguladığını yazan bir kişiyim. Kitapta ne yazıyorsa benim hayatımda da o var. Detoks yoktu. Ama şimdi belirli aralıklarla bunu yapıyorum. Çok da mutluyum. Cidden çok önemli. TheLifeCo gibi merkezlerin ülkemizde artması gerektiğine inanıyorum.
Ersin Bey'in önerilerini hayatınıza geçirdiniz mi?
Birçoğunu evet... Ama onun gibi de değilim. Örneğin o, tek öğün vegan beslenerek gayet mutlu bir hayat sürüyor. Ben yemeyi çok seviyorum. Kendime çok katı kurallar koymuyor ama kontrolü de asla elden bırakmıyorum.
Bundan sonraki planlarınız neler? Ortak yeni çalışmalar olabilir mi?
Tabii ki... Sırada, yine ortak noktamız olan girişimcilik konusunda bir kitap ve belki de başka bir sağlık kitabı daha var. "Yahu ben realist kurgu romanları yazarı değil miydim? Neler oluyor? Bu projeler beni alıp bambaşka dünyalara götürdü. Benim kafam bile karıştı. Okurlarımın nasıl karışmasın?" demiyorum. Yazarlık kariyerimde hayata teslim oldum. Rüzgarın beni götüreceği son noktayı merak ediyorum. Bu şekilde çalışmaktan çok mutluyum.