Başarılı Kadınların Kariyer Tarihindeki Unutulmaz Anları

Dünya Kadınlar Günü’ne özel, farklı alanlardan dünya çapında başarılarıyla öne çıkmış kadınların kariyer tarihindeki en unutulmaz anları onlardan dinledik

Başarılı Kadınların Kariyer Tarihindeki Unutulmaz Anları

Hazırlayan: Melih Türk, İrem Orhan

Bu olaydan nasıl dersler çıkardıklarını öğrenirken, onlardan kendilerini takip edenlere ilham verecek mesajlar almayı da ihmal etmedik.


Ardan Özmenoğlu

HAYALLER SINIR TANIMAZ

2012 yılında New York’ta açtığım ilk solo sergimin bana yaşattığı gurur tarif edilemez. Yılların emeği, tutkusu ve hayalleri o an gerçeğe dönüşerek sadece benim için değil, aynı zamanda sanatla kendi yolunu çizmeye cesaret eden tüm kadınlar için bir ilham kaynağı oldu. Bu sergi, sadece bir başlangıç olmadı, aynı zamanda hayallerin sınır tanımadığını, inanç ve kararlılıkla her şeyin mümkün olduğunu gösteren bir kapı açtı. Devam eden yıllarda dünyanın birçok şehrinde sergiler açtım. Diliyorum ki bu yol, kendi ışığını keşfetmek isteyen tüm kadınlara cesaret versin ve onların da seslerini duyuracakları bir ilham olsun.


Ebru Özdemir

KENDİNİZE İNANIN VE GÜVENİN

Geçen yıllar içerisinde bir sürü anı biriktirdim. Hepsi benim için çok kıymetli ve unutulmaz. Ama içlerinden biri var ki, kalbimde ayrı bir yere sahip: Türkiye’nin Mühendis Kızları projesi. Hatta onu Limak’ın “amiral gemisi”, benim de “göz bebeğim” olarak adlandırıyorum. Bir kadın mühendis olarak, erkek egemen mühendislik sektöründe kadınlara yönelik ön yargıları en iyi bilenlerden biriyim. Ben de kadınların erkek egemen bu sektörde daha fazla yer almalarını sağlamayı ve bunu teşvik etmeyi sadece profesyonel bir sorumluluk değil, kişisel bir sorumluluk olarak benimsedim. İşte bu düşünceyle, 10 yıl önce Türkiye’nin Mühendis Kızları projesine start verdik. İlk sene çok küçüktük, sadece 30 öğrenci ile başladık. Mentör ihtiyacımız vardı ama kimse projeyi bilmiyordu! Ne yaptık? Kendimiz mentör olduk. Kızlarımızla bire bir ilgilendik. Hatta bugün halen daha ben bire bir ilgilenmeye devam ediyorum, o kadar içime sinmiş bir proje. Aradan neredeyse 10 yıl geçti. Türkiye’nin Mühendis Kızları ile başladığımız yolculuğun ulaştığı noktadan gurur duyuyorum. Bugün Global Engineer Girls markası altında, sadece Türkiye’de değil, Kuveyt’te, Kuzey Makedonya’da, Kosova’da, Suudi Arabistan’da bile programı uygulamaya başladık. 30 ile başlayan öğrenci sayımızı 1.500’ün üzerine çıkardık. Çok farklı kurum ve kuruluşlarla, özel sektör şirketleriyle iş birliği yaptık. Ulusal ve uluslararası platformlarda bir sürü ödül kazandık. Elbette 1915 Çanakkale Köprüsü, Yusufeli Barajı veya havalimanları gibi çok büyük projeleri ülkemize kazandırıp, insanımızın hizmetine sunmuş olabiliriz. Bunlar da benim için çok değerli başarılar. Ancak Türkiye’nin Mühendis Kızları ile başlayan ve bugün Global Engineer Girls olarak büyüyen projemizin yeri benim için her zaman ayrı olacak. 


“Lider olarak en büyük gücün, etrafımdaki insanlarla birlikte çalışmak” Türkiye’nin Mühendis Kızları projesinden çok farklı kazanımlarımız oldu. Bunlardan en önemlisi, takım çalışmasının gücünü görerek, yaşayarak deneyimlememdi. Bu projeye ilk başladığımızda, proje gibi bizler de küçücük bir ekiptik. Ama hepimizin ortak bir hedefi vardı: Türkiye’de daha fazla kadın mühendis görmek. Farklı yeteneklere, farklı bakış açılarına sahip insanlar bir araya geldik ve tek bir amaç için çalıştık. Mentörlerimizden öğrencilerimize, iş ortaklarımızdan destek veren herkese kadar kocaman bir aile olduk. Herkes elini taşın altına koydu. Kimse “Benim görevim değil” demedi. Herkes, projenin başarısı için elinden geleni yaptı. Hiç şüphesiz kadınlara, kadın liderlere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz. Bu sebeple ben kadınlara, genç kadınlara daha cesaretli olmalarını tavsiye ediyorum hep. Azminiz, kararlılığınız ve çalışkanlığınızla tüm engelleri aşabileceğinize inanın. Hangi işi yapıyorsanız, ona gönülden bağlanın. Tutkuyla çalışın, kendinizi geliştirin.


Mina Hasman

ASLA PES ETMEYİN

Kariyerimdeki en unutulmaz anlardan biri, uluslararası Climate Framework (Iklim Çerçevesi) girişimimi başlatmam oldu. Climate Framework, inşaat sektöründe sanayiyi ve akademiyi bir araya getirerek, küresel ölçekte sektörel kapasitenin artırılmasını hedefleyen yenilikçi bir platformdur. Bu girişimin odağı, yapılaşma sektöründe iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratmak, eğitim sağlamak ve bilgi paylaşımını teşvik etmektir. Farklı nesillerin ve dünyanın dört bir yanından karar vericilerin, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik temel konular etrafında bilgi ve becerilerini yeniden kazanmalarını ve mevcut yetkinliklerini geliştirmelerini amaçlayan bu platform, yalnızca birkaç ay içinde 150’den fazla uluslararası organizasyonun desteğini alarak büyük bir etki yaratmıştır. Ayrıca, girişimimiz Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (UN SDGs) ile uyumlu bir şekilde hareket etmektedir. Bunun yanı sıra, SOM’da takımım ile birlikte geliştirdiğimiz Tüm Yaşam Karbon Muhasebesi (WLCA) hizmeti ise, bir yapılı cevre projesinin ilk gününden başlayarak inşaat süreci ve kullanım ömrü boyunca karbon salınımının sürekli ve tutarlı bir şekilde hesaplanmasını sağlayan eşsiz bir yaklaşım sunmaktadır. WLCA, SOM’da farklı disiplinlerden uzmanların bir araya geldiği ve yoğun bir şekilde beraber calıştığı ekibimiz sayesinde hayata geçirildi. Bu yaklaşım, karbon odaklı stratejilerin geliştirilmesine öncülük etmiş ve inşaat sektöründe sürdürülebilirliği temel alan yeni bir standardın ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Akıl ve gönül birliğiyle ortaya koyduğumuz bu proje, sektörümüzdeki dönüşümün önemli yapı taşlarından biri olmuştur. Bu iki önemli projedeki katkılarım ve liderliğim sayesinde, global inşaat sektöründe daha önce hiçbir kadının elde etmediği bir onurla, TIME dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 iklim liderinden biri olarak seçildim. 


“Bir Türk kadını olarak, böyle bir tanınmanın gururunu yaşamak benim için yalnızca kariyerimde değil, toplumsal anlamda da büyük bir anlam taşıyor”

Bu başarının, sadece kişisel bir kazanım değil, aynı zamanda sektörümüzün daha yenilikçi, daha sürdürülebilir ve daha eşitlikçi bir hale gelmesi için atılan büyük bir adım olduğunu düşünüyorum. Kadınların liderlik ettiği bu tür başarıların, bambaşka bir geleceği yaratmak için ilham verici olduğunu ve bizi bir adım ileriye taşıyacağına inanıyorum. Bundan dolayı, bu tanınmayı, yalnızca kendi yolculuğumda bir dönüm noktası olarak değil; aynı zamanda tüm kadınların güçlerini dünyaya gösterebileceği bir simge olarak kabul ediyorum. 


“Hayallerinizi ve tutkularınızı hiç tereddüt etmeden takip edin”

Asla pes etmeyin. Her zorluk, sizi daha güçlü ve yaratıcı kılacak bir fırsattır. Engelleri, yolunuzu daha anlamlı ve değerli kılacak deneyimler olarak görün. Unutmayın, sadece mücadele etmekle kalmazsınız, aynı zamanda büyür ve gelişirsiniz. Farklı disiplinlerden gelen insanlarla iş birliği yapmanın ve farklı bakış açılarını benimsemenin gücünü hissedin; bu sizin kişisel ve profesyonel yaşamınızda fark yaratmanıza olanak tanıyacaktır. 


Şahika Ercümen

YETERİNCE İNANIRSAN HER ŞEY MÜMKÜN

En unutamadığım anlardan bir tanesi, ilk kırdığımız buzun altında tek nefes ile en uzun mesafeyi giden insan olarak Guinness rekorlar kitabına girdiğimiz dünya rekoru. Dünyanın en sıra dışı rekorunu kırabilmek için Avusturya’da buzun altında bir dalış gerçekleştirecektik. Bu dalışın Guinness rekorlar kitabına girebilmesi için hem kadın hem erkeklerin rekorunun üzerinde olması gerekiyordu kadınlar rekoru 70, erkekler rekoru 100 metreydi antrenmanlarda 100 metreyi yapabildim fakat dalıştan tam bir hafta önce alman bir dalgıç bu rekoru 108 metre ile geliştirdi böyle olunca bu kadar kısa sürede rekoru kıramayacağımızı düşündüm fakat ya deneyecektim ya da toparlanıp eve dönecektim ben denemeyi seçtim benim için artık tek çıkış noktası buzun altında açılmış bir sonraki delikti. Soğuk, zorluklar, kaygı gibi her şeyden kendimi izole ederek dalışa başladım ve 110 metre ile dünya rekorunu kırdık.Tüm serüven böyle başladı aslında. İsteyip inandıktan sonra ve yüzde yüzünüzü ortaya koyduğunuzda her şey mümkün olabiliyor bu benim hayat felsefem oldu. Özellikle sosyal medyada genellikle başarılar ve iyi şeyler paylaşmaya çalışıyorum fakat bazen bir başarının çok rahat kazanıldığı izlenimini vermiş olabiliyor bu. Şunun altını mutlaka çizmem lazım, tüm bu başarıların arkasında çok büyük bir emek ve defalarca başarısızlık tecrübesi var, dolayısıyla başarısız olmaktan korkmasınlar ve asla vazgeçmesinler.


Ece Şirin

IŞILDA KI DÜNYA IŞILDASIN

Markam Bee Goddess zaten kadınların içlerindeki ışığı keşfetmeleri ve bu ışığı dünyaya yansıtmaları için doğdu. Hatta “Işılda ki bütün dünya ışıldasın” felsefesi, markamızın kalbinde yer alıyor. Her kadının içinde ilahi bir ışık, güç ve potansiyel var. Amacım, ‘mücevher yerine öz cevher; statü sembolü yerine ruhun sembolü’ diyerek kadınları bu ışığı bulmaya ve onu dünyaya yansıtmaya teşvik etmekti. Her tasarımım, kadının kendi yolculuğunu, hayallerini ve içsel gücünü simgeliyor. Benim için mücevher, bir ifade aracı ve her koleksiyon, kişinin kendi hikayesini yazmasına ilham verecek arketipsel sembollerle dolu. Gururla hatırladığım bir şeydir; Kate Winslet, BAFTA ödüllerinde Işık Kılıcı’nı takarak güç ve zarafetiyle ışıldadı. Işık Kılıcı, kaderimizi yeniden yazma ve engelleri aşma gücünü simgeliyor. Madonna, ilahi bilgelik ve mucizeleri simgeleyen Sirius Yıldızı’nı tercih etti. Madonna’nın bu seçimi, onun yaratıcı ruhunu ve sınırları aşan vizyonunu yansıtıyor. Yıllar içinde de bu güzel örnekler çoğaldı. Bizi takip edenlere mesajım; İçindeki ilahi ışığı keşfet ve onu dünyaya yansıt. Işılda ki, bütün dünya ışıldasın. Hayallerine inan, gerçeğini yaşa ve dünyayı ilhamınla aydınlat.


Ayşe, Ece Ege

ORİJİNAL OLMAK ÖNEMLİ

30 yılı aşkın süredir birçok güzel an yaşadık tabii ki... Bizim için önemli anılarımızdan bir tanesi Hollanda Kraliçesi Beatrix ile yaşadığımız andır. Kaftan, Ayasofya ve Kubbe tasarımlarımız, 2013 yılında Victoria & Albert Müzesi’nin ‘Jameel Prize 3’ ödülünü kazandı. Ödül kazanan tasarımlar, dünyanın en önemli tasarım müzesi addedilen Victoria & Albert Museum’da sergilendi. Sergi açılışında Hollanda Kraliçesi Beatrix, tasarımız için “Heykel gibi” demişti. Bizim için hoş bir anı oldu. Çok büyük aksilikler, çok büyük problemler olduğu zaman bile başarıya ulaşmayı hedeflediğimiz için yılmadık, her şeyden önce bu bir. İki; çok çok çalıştık, büyük fedakarlıklar ettik. Çünkü her şeyin bir bedeli var. Bugün bizim yolumuzdan yürüyecek kadınlara vereceğimiz en önemli mesaj; her şeyden önce çok çalışmak ve orijinal olmanın önemi.