Asena Sarıbatur ile keyifli bir moda sohbeti gerçekleştirdik
Moda ve trendleri işi gereği yakından takip ediyor ama bir uygulayıcı olarak trendler çokta gündeminde olmuyor Asena Sarıbatur’un. Dijital içerik üreticisi olarak elbette gündemi yakından takip ediyor, zamanı iyi yakalıyor ama konu stil olunca zamansız bir bakış açısına sahip seçimleriyle fark yaratıyor. Farklı modlara, dönemlere göre değişkenlik gösteren stilini o genel çerçevede, ‘eklektik’ olarak tanımlıyor. Deneysel görünümleri denemekten keyif alıyor, nasıl göründüğünden daha çok, nasıl hissettiğine odaklanıyor. Sarıbatur ile stil seçimlerinin perde arkasını konuştuğumuz keyifli bir moda sohbeti gerçekleştirdik.
Modayı ve trendleri de çok yakın takip ediyorsunuz, kedinize özgü bir çizginiz de var; siz kendi stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Moda ve trendleri işim gereği yakından takip ediyorum ama bir uygulayıcı olarak trendler çok gündemimde değil. Zamansız bir bakış açısına sahibim. Farklı modlara, dönemlere göre değişkenlik gösteren stilimi genel çerçevede eklektik olarak tanımlayabilirim.
Stilinizle ilgili de sıkça iltifat alıyorsunuzdur; şimdiye kadar duyduğunuz en güzel şey neydi?
Bunu hatırlamak oldukça zor. Ama yurt dışında hele de moda haftaları sırasında trend ya da lüks markaların logolarıyla bezenmiş olmadığım ve kendim olduğum çokça zaman ilham veren stil örneklerine dahil olabilmek diyebilirim. Öte yandan benden daha genç olan arkadaşlara biraz olsun örnek olabilmek beni her daim en mutlu eden şey olmuştur.
Kıyafet seçimleri ve özgüven/kişinin kendini yüksek hissetmesi arasında bir bağ var mı sizce?Bu durum sizi nasıl etkiliyor mesela?
Elbette. Aslında bütün olay çok sevdiğim tek bir kelimede özetleniyor; ‘attitude’ yani duruş! Üzerimize giydiğimiz kıyafetten ziyade asıl önemli olan, onu nasıl taşıdığımız. Bu da kendimizi her anlamda nasıl geliştirdiğimizle, zihnimizin stiliyle ilgili. Genel tavrımız stilimizin en önemli yansımasını oluşturuyor.
Bazen kıyafet seçimlerinizle eleştiri aldığınız da oluyor mu? Daha doğrusu bu konuda eleştiri kabul etmeyenlerden mi yoksa her eleştiriyi değerlendirenlerden misiniz?
Deneysel görünümleri denemekten çok keyif alırım. Bu noktada önemli olan benim nasıl hissettiğim. Elbette yıllar içerisinde eleştirel yorumlar aldığım oldu. Fakat bu saygı duyacağım bir detay.
Sizce bir tasarımda farklılık ve özgünlük mü daha önemli yoksa kullanılabilirlik mi? Ne dersiniz, siz genelde tercihinizi hangisinden yana kullanıyorsunuz?
Bence başarılı bir tasarım hepsini bir arada sunmalı. Farklı ve gösterişli olanın olmazsa olmaz olduğu anlar ve alanlar oluyor elbette. Ama genel anlamda tercihim fonksiyonellik oluyor. Günlük yaşamımın en önemli tasarımsal detayı fonksiyonellik diyebilirim.
Ayrıca mesela ayakkabı, çanta ya da bir küçük elbise fark etmez, size göre bir tasarımı arzu nesnesi yapan şey nedir?
Zamansız bir stil oluşturma hedefiyle ortaya çıkmış, sürdürülebilir bir bakış açısına sahip, doğru materyaller kullanan, tasarımlarıyla fark yaratan markaların fonksiyonelliğiyle kullanım kolaylığı sağlayan tasarımları.
Aksesuar ve kıyafet arasındaki ilişki hakkında ne düşünüyorsunuz?
Stilimin önemli bir ayağını oluşturan vintage kültürü çerçevesinde bu soruyu yanıtlamak istiyorum. Vintage alışverişi hayatımıza dahil etmek herkes için kolay olmuyor. Bu noktada aksesuarlar önemli bir başlangıç noktası oluyor. Aksesuar konusunda gözümüzü, tasarım algımızı geliştirmek genel stilimizi de etkiliyor. Bu da fast fashion alışverişe yönlenmemizi engelliyor. Vintage alışverişi ve de Türk tasarımcılara odaklı olan az ama öz alışveriş alışkanlığını edinebilmemiz için aksesuarlardan başlamayı deneyelim! Sonuç harika olacak.
Okuyucularımıza tamamen kendilerine ait bir stil yaratmak ve onu geliştirmek konusunda verebileceğiniz tüyolar olur mu?
Aslında bir önceki soruda da buna dair tüyolar vermiş oldum. Herkesin önce kendini dinleyerek zevklerini, günlük koşturmalarına ve yaşamlarına göre onları yansıtan, rahat olmalarını sağlayan detayları belirlemelerini öneriyorum. Ardından alışveriş yaparken aldığınız ürünün her detayına bakarak bir kez en iyisini almaya odaklanmalarını ve fast fashion’dan uzak durmaları gerektiğini; vintage alışverişe odaklanmalarını, Türk tasarımcılara, lokal markalara yönelmeleri gerektiğini öneririm.
Bu sezon gardırobunuzun demirbaşı nedir?
Her sezon olduğu gibi yüksek bel jeanlerim ve oversize blazer ceketlerim.
Sezon trendleri arasında “asla giymem” dediğiniz bir parça var mı?
Sanırım düşük bel modellerin modasına hiçbir zaman ısınamayacağım.
Peki, sezonda kullanmayı en sevdiğiniz renkler hangileri?
Markamla yarattığım renkli dünya beni de her geçen gün içine alıyor. Yine bir moda markası olan Siedres renkleriyle beni sonsuz bir renk ve desen dünyasına çekmekte çok cömert. O yüzden renkler, desenler konusunda sınırsızım.
Modada sürdürülebilirlik üzerine son yıllarda çok fazla görüş ortaya atılıyor. Röportajımızı sonlandırmadan önce; sizin sürdürülebilir modaya katkı için yaptığınız bir şeyler var mı?
Vintage ve ikinci el alışveriş yapmak...
Uzak ya da yakın vadeli gelecek planlarınızla ilgili neler söylemek istersiniz?
Aperlae Living isimli markamın büyümesi için çalışmalar yürütüyorum. Aposto ile sürdürülebilir modaya odaklı bir podcast serisine başlıyorum. İMA’da eğitimlere devam ediyorum ve ayrıca birçok marka projesi de aynı şekilde devam ediyor.