Anne-kız içsel yolculuklarını anlattı

Cemiyet hayatının ünlü isimlerinden Yasemin Kamhi ile kızı Melda Kosif çıktıkları içsel yolculuğu ve yaptıkları meditasyonu ilk kez Şamdan Plus ile paylaştı. Feriye Palace’ta buluştuğumuz anne-kız, hem çok eğlenceli pozlar verdi hem de hayatlarına dair sa

Anne-kız içsel yolculuklarını anlattı

Röportaj: GÜLÇİN İŞLER FIRAT

Fotoğraflar: CENGİZ DİKBAŞ

Cemiyet hayatının ünlü isimlerinden biri olan Yasemin Kamhi ile büyük kızı Melda Kosif'i bu sayfalara taşıyan ikisinin de çıktığı içsel yolculuk ve bu alanda aldıkları eğitimler ile yaptıkları meditasyonlar... Sanatçı kimliğiyle tanıdığımız iki kız çocuk annesi Melda Hanım, şu sıralar yoğun bir şekilde eğitimler alıyor, kendi tabiriyle kendini ve özünü keşfediyor. Yasemin Hanım ise bilindiği üzere şeyh torunu ve o da gençlik yıllarından beri özü keşfetme konularına meraklı olduğunu söylüyor. Anne-kız ile Feriye Palace Ortaköy'de buluşarak hem bu konunun detayları üzerine konuştuk hem de annelikleri, hayata bakışları üzerine keyifli ve samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Enerjileriyle insanı sıcacık saran Yasemin Kamhi ve Melda Kosif'in itiraflarını ilgiyle okuyacaksınız.

Melda Hanım içsel yolculuğunuzdan bahsedelim. Ne zamandan beri bu alanlara ilgilisiniz?
Melda Kosif:
Bence içsel yolculuk dediğimiz sürece anne karnına düştüğümüz andan başlıyoruz ama eğer sorarsanız "Ne zaman fark ettin Melda?" diye; herhalde lise yıllarında diyebilirim. Hatta arkadaşlarımın bana takmış olduğu bir lakap bile vardı; 'Buddha Melda'. "Ah işte Melda'nın yine Buddha mood'u tuttu" derlerdi. Ama o zamanlar bu içsel yolculuğumu destekleyecek uğraşılarım yoktu. Daha çok dilimde, düşüncemde, okuduğum kitaplar ve hayata dair olan sorularımda yer alıyordu farkındalığım... Bundan 4.5 sene önce bir arkadaşımın aracılığı ile Hugh Lilingston'nın dört günlük seminerine katıldım. O zaman fark ettim ki daha soracak, öğrenecek, gidecek çok fazla bilgi ve yol var.

Yasemin Hanım peki ya sizin nasıl başladı bu yolculuğunuz?
Yasemin Kamhi:
Ana amaç iç huzurla yaşadığımız dünyayı dengelemek... Gençliğimde bu konularda çok kitap okurdum ve bu anlamda ilk aldığım öğreti reiki oldu. Daha sonra Mevlana'nın kardeşlik birliğine katıldım. Ardından da Metin Hara ve Vernon Frost'un seminerlerine ve eğitimlerine katıldım. Şimdiki bilgiler çok daha fazla ve reiki o anlamda kısıtlı kaldı. Birçok hastalığın temeli psikolojik. O iç bozukluklarımızı düzelttiğimiz zaman insanın hayatı daha pozitif düzeliyor. Öğretiler kişiyi kuvvetlendirirken sertleştiriyor. Tüm öğretilerde ortak nokta var aslında; daha çok nasıl huzurlu, mutlu ve kendimize, çevremize yararlı olabiliriz.

Yasemin Hanım sizin dedeleriniz de şeyh. Maneviyata hep meraklı bir insan olmalısınız...
Kamhi:
Evet, hep meraklı bir insandım. Elimizdeki ferman şeyhliğin babadan oğlu geçtiğini buyuruyor. En son dedemden babama geçmişti. ve babam da şeyh olarak vefat etti. Muhakkak ki hücrelerimizde böyle bir kayıt var. Ablam Mevlana Kardeşlik Birliği'nde öğretmenlik yapıyor, güneş öğretmeni.

İçinde bulunduğunuz süreçte neler yapıyorsunuz?
Kosif:
En başta her gün düzenli olarak meditasyonumu yapmaya çalışıyorum. Her gün en az 10 dakika sufi nefesi yapıyorum. Bunun yanı sıra farklı farklı eğitmenlerden beni daha da besleyebileceğine inandığım eğitimler alıyorum.

Nedir bu eğitimler?
Kosif:
Geçen sene Metin Hara'nın kurmuş olduğu Trust Human Akademi'de 3 yıl sürecek bir eğitime başladım, 1. yılını bitirdik. Aldığım dersler, eğitimler; Train the Trainer olarak adlandırılan eğitim grubundan oldu. Eğitimin içeriği katılımcılara çok yönlü bakabilme ve öncelikle kendini keşfedip daha sonra çevresine yardım edebilmesi için kurgulanmış. Bu sene ilkyardım, oyunculuk, beslenme konu başlıklarında eğitimler aldım ve kişinin kendisiyle yüzleşmesi ve insanlara yardım edeceği araçlar üzerine meditatif çalışmalar yaptık. Eğitimin sonunda sizi fiziksel olarak da zorlayacak aşamalardan da geçiyorsunuz ve o an aslında fiziksel sınırların zihinden kaynaklandığını ispatlayan aktiviteler var. Eğitimin 2 senesi var bakalım beni daha neler bekliyor. Bunun dışında Princeton Üniversitesi'nden Online Buddhism and Modern Pyscology üzerine ve Yale Üniversitesi'nden de online Journey of the Universe adı altında dersler alıyorum. Ayrıca Eckhard Tolle ve Deepak Chopra'nın ortak verdiği Awakening to a Higher Consciousness adlı seminerde de online katılımcıyım.

Bu yola çıkış amacınız neydi?
Kosif:
Biraz kendini keşfetmek diyebiliriz. Aslında çok büyük bir güce sahibiz ama ne yazıkki bu potansiyelimizin farkına varamıyoruz. Genelde zorluklar karşında insanların tepkisi "Neden benim başıma bu geliyor?" şeklinde oluyor. Daha çok nedenden ziyade nasıl dönüştürebilirim kısmına bakmak lazım. Kısaca hayatımıza çıkan her şeyin bizim projeksiyonumuz olduğunun idrakına varabilmek lazım. Benim için de en büyük etken bunun farkına varmak oldu. İnsan kendini şifalandırdıkça hayatı, etrafı, dünyası da şifalanıyor.

İçsel yolculuk zor ve meşakkatli bir yol. İnsan pes edebiliyor. Sizde de benzer şeyler oluyor mu?
Kosif:
Evet, insan kendini irdeledikçe altta kalmış, tabiri caiz ise halı altına süpürülmüş duygu ve düşünce kalıpları ile yeniden karşılaşmak, tek tek özüne inip iyileştirmek için çalışması gerekiyor. Bazen hiç ummadığınız şeyler çıkabiliyor karşınıza. Ama pes etme duygusuna gelmek gibi bir niyetim yok. İnsanın yapacağı belki de en zorlayıcı yolculuk olabilir ama en mükafatlandırıcısı aynı zamanda...

Bu yolculuğunuzu, yaptığınız çalışmaları nasıl bir platforma taşıyacaksınız? Projeleriniz neler?
Kosif:
Çoğu kişi bana aynı soruyu soruyor "Peki ya sonra Melda?" Onlara da söylediğim gibi sonrayı inanın bilemiyorum. Şu an daha yeni doğduğumu düşünebilirsiniz ve emeklemeye bile başlamadım... Pişmem lazım. Kendini keşfetmeye başladığında evreni keşfetmeye başlıyorsun. Elbette bu çalışmalar ruhuma yansıdıkça yeni yeni projeler üreyecektir. Hayal gücüm, yaratıcılığım çok kuvvetli, her an bir şeylerin yaratımındayım ama emin olmayacağım şeyleri pek yapmayı sevmem. O yüzden şimdilik ilk aşamada en azından çevremdeki, ailemdeki insanların kalbine doğru dokunmaya bakacağım.

Kendinizde, hayatınızda neler değişti ve dönüştü?
Kosif:
Metin Hara'dan aldığım eğitimler sayesinde bazı şeylerin aslında ne kadar basit ve elimizde olduğunu gördüm. Biz insanlar kendimizi çok küçümsüyoruz. Aslında muhteşem bir şekilde yaratılmış organizmalarız. Bendeki en büyük değişim ise yumuşadım diyebilirim; olaylara farklı bir gözle bakmayı öğrendim. Bir de çok daha az hastalanıyorum diyebilirim, eskiden çok grip olurdum. Blokajları açınca hastalıklar da azaldı.

Kamhi: Çok daha tevekkülü oldum. Ne, niçin, neden bana sorularını kaldırdım. Hayatta devamlı olarak sınava giriyoruz. Şimdi çok daha iyi bir talebeyim. Az da olsa var olabilen isyan ya da kızmalarım sona erdi. Yaradılış olarak isyankar hiç olmadım ama olabilme potansiyelim sıfırlandı. Pozitif yaklaşımların kendimi şifalandırdığını artık çok iyi biliyorum.

Mutlu ve pozitif bir kadınlarsınız. Etrafına ışık yayan güzel bir enerjiniz var. Bunun için özel bir çaba harcıyor musunuz yoksa hep mi böyleydiniz?
Kosif:
Çok teşekkür ederim. Evet mutlu bir insanım. Çaba harcamak demeyeceğim ama içeriden bazı şeyleri iyileştirmeye başladığında elbette dışarıya da yansıyor.

Kamhi: Ben de yaradılış gereği hep pozitif ve mutlu bir insan oldum. Hayatı, yaşamayı çok seviyorum.

Başınıza olumsuz bir olay geldiğinde onunla başa çıkma yöntemleriniz neler?
Kosif:
Dediğim gibi aslında bu alanda daha pişiyorum. Genelde kendi kendime kalıp olaya farklı yönlerden bakmaya çalışırım. Meditasyon ve nefese odaklanma her zaman beni rahatlatır. Eşim Sinan, en büyük destekçimdir. O çoğu zaman beni rahatlatır; konuşuruz ve çözüm üretiriz. Bir de akademide müthiş bir sınıfım var. Birbirimize her konuda elimizden geldiğince destek oluyoruz.

Sizi uzun zamandır tanıyorum ve hep naif, sanki hiç sinirlenmiyor gibi bir havanız var. Öyle mi gerçekten, mesela sizi en çok ne tür şeyler kızdırır?
Kosif:
Bir karikatür var tam bu dediğiniz durumu anlatıyor: "Meditasyon yapıyor olabilirim ama arada birilerini tokatlak istemediğim anlamına gelmez" diye (gülüyor)... En büyük sıkıntım hak galiba... Haksızlığa pek tahammülüm yok. Kendim için olduğu kadar haksızlığın etrafımdaki kimseye yapılmasını pek kabul edemiyorum. Sonra soruyorum kime göre, neye göre? Diyorum ya benim de çözmem gereken çok konu var.

Bir röportajınızda da "Ruhumun bir tarafı zaten hep çocuk" demişsiniz. Nasıl oluyor bu?
Kosif:
Çocukların hayal güçleri sonsuzdur ve hayata karşı dürüstlerdir. Bir kalıba girmeye çalışmazlar, toplum baskısı oluşmamıştır. Benim için de böyle diyebilirim. Yolda çalan müzik hoşuma giderse bir anda kızımın elinden tutup onunla dans etmeye başlayabilirim, çocukça davranışlar sergileyebilirim. Kısacası ruhumu özgür bırakıyorum. Zaten o çocuk hepimizin içinde sadece elinden tutulup aydınlığa çıkarılmayı bekliyor. İşte ben de o çocuğu olabildiğince hatırlayıp yaşatmaya bakıyorum.

Kendinizi 3 cümle ile anlatmanızı istesem nasıl tanımlarsınız?
Kosif:
Ben buyum veya şöyleyim demek çok zor. Herhalde en iyi şöyle söyleyebilirim: Her an değişimde olan, gelişen, öğrenen...

Cemiyet hayatının ünlü bir ailesinin mensubu olarak büyüdünüz, değer yargılarınız, önem verdiğiniz davranışlar nelerdir?
Kosif:
Benim için her şeyin başı sevgi ve saygıdan geçiyor. Çok küçüktüm hatırlıyorum, üzerimde bir baskı hissediyordum göz önünde olmaya dair... Babamla konuştum ve babama "Kendimi rahat hissetmiyorum, kendim olamıyorum, hep bir tutukluk hissediyorum" dedim. Babam da dedi ki; "Melda, sen kendin olduktan sonra hiçbir sakınca yok. İstersen tepeye çık, dans et, istediğini yap ama yeter ki kendin ol." Babam bana bunu dedikten sonra Ahmet, Mehmet ne demiş umurumda olmaz. O zamandan sonra çok rahatladım ve her zaman kendim olmayı tercih ettim, hiçbir kalıba girmedim. İnsan soyadıyla, parasıyla, varlığıyla sınıflandırılmamalı. Kalbinin güzelliğiyle kabul görmeli.

Yazmayı da seviyorsununz, kitap yazmayı düşünüyor musunuz?
Kosif:
Kitap yazmak gözümü korkutan bir şey... Sanki kitap yazabilmek için çok daha donanımlı olmak gerekir gibime geliyor. Yoksa küçük yaşlardan beri şiir yazarım ve yazılarım var. Kimbilir bir gün bu korkumu yenersem neden olmasın?

İç mimarlık okumuşsunuz ama bu mesleği hiç yapmadınız, neden?
Kosif:
İç mimarlık hiçbir zaman okumak istediklerimden ilk sırada değildi. Biraz anne zoruyla okudum da diyebiliriz. Söz dinleyen bir çocuktum. Anne olunca annemi daha iyi anladım bu konuda. O istedi ki elimde bir mesleğim olsun.

Yasemin Hanım iki kızınız ve iki kız torununuz var. Ne hissediyor Yasemin Hanım iki kızınız ve iki kız torununuz var. Ne hissediyorsunuz?
Kamhi:
Medarı iftiharım kızlarım... Hayatta yaptığım en güzel iki şey...

Nasıl bir annesiniz Yasemin Hanım?
Kamhi:
Onu çocuklara sormak lazım. Ama iki kızım da beni üzecek, telaşlandıracak hiçbir şey yapmadılar. Bu yönden çok şanslıyım.

Kosif: Biz evin kurallarını bilirdik ve hiç o kuralları aşacak izinler istemezdik. Benim mantığımca "Annem buna izin vermez" der ve anneme sormazdım bile...

Kamhi: Ben de hiçbir şeye hayır demezdim.

Kosif: Hiçbir şey sormadığım için de hayır demene gerek kalmamıştır, zorda bırakmamıştık seni hiç...


Küçük kızınız Lara da öyle miydi?
Kamhi:
Yok Lara, Melda'ya nazaran daha muzur bir çocuktu.

Kosif: Şöyle bir durum var. Ben ortaokuldan sonra çok küçük yaşta yurtdışında okumaya gittim. Yatılı okulun kuralları çerçevesinde kendi özgürlüğümde büyüdüm. Lara ise burada anne evinde büyüdü.

Kamhi: Lara, yetişme, yani o deli fişek zamanlarında benimle beraberdi. Haliyle Melda'yı gözümden kaçırmış olabilirim ama Lara'yı hiç kaçırmadım (gülüşmeler).

Anneler ve kızları bir araya gelince neler yapıyorsunuz?
Kamhi:
Sohbet ediyoruz. Artık boynuz kulağı geçti, ben kızlarımdan fikir alıyorum.

Melda Hanım kızlarınızı yetiştirirken annenize benzer yanlarınız var mı?
Kamhi:
Melda bende görmediklerini çocuklarına yapıyor, hiç yalan konuşamayacağım bu konuda (gülüyor). Çünkü Melda her işini bitirdikten sonra çocuk yaptı. Ben hem geziyordum hem eğleniyordum hem de çocuklarım vardı.

Kosif: Annemin demek istediği şu; ben çocuklarla daha aktifim o ise gezmede aktifti (gülüşmeler).

Kamhi: Çünkü o gezdikten sonra çocuk yaptı, ben hepsini bir arada yaptım.

Zor oldu mu?
Kamhi:
Yok zor olmadı (gülüşmeler).

Kosif: Çünkü annem çocukla gezmedi (gülüyor)!

Kamhi: Ama seyahatlere hep çocuklarımla giderdim. Ben eve gelirdim çocuklara bakardım, sonra akşam kulübe çıkardım. Melda öyle yapmıyor, o hep çocuklarıyla vakit geçiriyor.

Küçük kızınız Lara da evlenip, anne olsun ister misiniz?
Kamhi:
İsterim tabii ama onun kararı. Hayırlısı ne ise olsun. Çünkü çocuk da büyük mesuliyet... O daha başka birey olabilir, çünkü onun hayalleri farklı, film yapmak istiyor...

Yasemin Hanım siz de uzun yıllardır evlisiniz, maşallah. Bunun bir sırrı var mı?
Kamhi:
Sabır... Bir diğer sırrı da dost olabilmek... Aşk farklılaşıyor. Boyut değişiyor. Sevgi devam ettiği zaman evlilik de sürüyor.

Kosif: Gözü kara aşık halinizden dostluğa geçiyorsunuz. Hayatında önemli biri oluyor ve sevgi her zaman devam ediyor. Saygı ve iletişim çok önemli.

Melda Hanım eşiniz sizin için ne ifade ediyor?
Kosif:
Dostum, can yoldaşım... Yeri geldiğinde yin ve yang gibiyiz ama dengedeyiz. Sinan mantıklıdır ve olaylara objektif bakmamı sağlar. Ben ise daha çok duygusalım duygularımla hareket ederim.

Eşinizle birlikte neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Kosif:
Gezmeyi ve uzun sohbetler etmeyi çok seviyoruz. Çocuklarımızla beraber zaman geçirmek ise en sevdiğimiz şey olsa gerek...

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.