Röportaj:Nazan ORTAÇ
Fotoğraflar:Haydar ERÇİN
Son yılların en büyük sağlık sorunlarından obezite, iş dünyasını da olumsuz etkiliyor. Yüksek stres, vakit darlığından kaynaklanan sağlıksız beslenme ve spora yeteri kadar zaman ayıramamanın sonucu olarak birçok ünlü işadamı obezitenin pençesinde. Yaş ilerledikçe artan yağ oranı, hem sağlığı olumsuz etkilerken hem de iş dünyasında sahip olmaları gereken 'dinamik', 'güçlü' ve 'iradeli' imajlarına hasar veriyor. Ancak sağlıklı beslenerek ve spor yaparak zayıflamaya çalışmak da ayrı bir mesai gerektirdiğinden, birçok iş adamı bıçak altına yatıyor ve mide küçültme ameliyatı yaptırarak kısa yoldan zayıflamayı tercih ediyor. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Atasay Kuyumculuk'un patronu Cihan Kamer, Uludağ İçecekleri'nin patronlarından Levent Kızıl, Beşiktaş'ın eski yöneticilerinden avukat Murat Aksu, Acarlar Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erdinç Acar, Sırma Grup'un patronlarından Necmettin Karabacak mide ameliyatı olan işadamlarından bazıları... Giderek yaygınlaşan yeni ameliyat yöntemleri de obezite hastalarının bu kararı vermesinde etkili oluyor. Mide küçültme ameliyatlarının Türkiye'deki en önemli isimlerin Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras'la bu konuyu enine boyuna konuştuk.
Mide küçültme ameliyatı denince, akla ilk önce kelepçe yöntemi geliyor. Nedir mide küçültme ameliyatının yöntemleri?
Cihan Uras: Mide küçültme ameliyatı denince, akla 'gastrik band', yani kelepçe ameliyatı dışında iki temel ameliyat şekli daha gelir. Birincisi daha sık yaptığımız 'sleeve gastrektomi', yani tüp mide ameliyatı, ikincisi ise gastrik by-pass ameliyatı.
Peki, son yıllardaki artışın nedenini neye bağlıyorsunuz?
Uras: Sol yıllarda hayat şartlarının düzelmesi, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, yani daha yüksek kalorili gıdalar ile beslenme ve alkol tüketimi gibi faktörler obezite oranında artışa neden olmuştur. Özellikle genç yaşlarda obezitenin getirdiği tıbbi ve sosyal sorunlar, hastaları diyet dışı yöntemler arayışına sokmuştur. Morbid obez kişilerin sadece yüzde 2-3'ü diyet ve egzersiz programıyla kilo verip, ideal kilolarında kalabilmektedir. Geri kalan kısım ise başarısız olmaktadır. Aynı zamanda obezite cerrahisinin özellikle son beş yılda gelişim kaydetmesi, komplikasyon oranlarının düşmesi de bu tercihlerde etkili olmuştur.
Hep yüksek risklerinden bahsediliyor, nedir bu riskler?
Uras: Kanama, enfeksiyon gibi standart ameliyat risklerinin yanında obezite cerrahisi sonrası karşılaşılabilecek en önemli sorun dikiş hatlarından oluşabilecek sızdırma, yani kaçaktır. Bu oran, iyi merkezlerde yüzde 1-2'dir.
Bir de ameliyattan sonra istediği kadar zayıflayamayanlar var, bunun sebebi nedir?
Uras: Ameliyat sonrası zayıflayamamanın nedenlerini üç başlıkta toplanabilir. Birincisi hastaya bağlı nedenler. Ameliyat sonrası alkol alımı; yüksek kalorili içeceklerin tüketilmesi gibi, diyet sınırlamalarına uymayan hastalarda yetersiz kilo kaybı olabilmekte. Cerrahi sebepler ise özellikle tüp mide ameliyatı sonrasında, kalan mide hacminin büyük olması, yeterince dar yapılmaması sayılabilir. En önemli faktör ise ameliyat öncesi uygun hasta ve hastaya yönelik cerrahi yöntemin doğru seçilememesidir.
Ameliyat, her obezite hastasına yapılabilir mi?
Uras: Obezite cerrahisi için günümüzde belli kriterler mevcuttur. Vücut kitle indeksi (VKİ) 40'dan büyük olan hastalar, VKİ 35'den büyük olup, obezitenin yarattığı yandaş hastalığı olan hastalar seçilmektedir. Özellikle kişinin yeme bozukluğu gibi psikiyatrik sorunları olmamalıdır. Hastanın bu ameliyatı istemesi ve bu tedavi sürecini yeteri kadar algılayabilmesi gerekmektedir.
Ameliyat olmadan önce hasta neler bilmeli, nelere dikkat etmeli?
Uras: Hasta sadece ameliyatın değil, ameliyat sonrası dönemin de kilo verme sürecinde önemli olduğunu bilmesi önemlidir.
Peki, doktor ya da merkez seçerken nelere dikkat etmeliyiz?
Uras: Bu konuda uzman olan ve oluşabilecek komplikasyonların üstesinden gelebilecek donanıma sahip bir merkez seçmelidir.
Ameliyat sonrası hasta her istediğini yiyebiliyor mu? Yoksa ömür boyu belirli bir diyet mi yapmalı?
Uras: Hasta ilk ay sadece sıvı gıdalar ile beslenirken, sonraki iki ay yumuşak gıdalara geçilmektedir. Üç aydan itibaren her şeyi yiyebilir, ancak küçük porsiyonlar halinde sık aralıklarla yemelidir.
Siz şimdiye kadar kaç kişiyi ameliyat ettiniz; aralarında tanıdığımız isimler var mı?
Uras: Maslak Acıbadem Hastanesi Obezite Merkezi'nde 2012-2015 yılları arasında 210 obezite cerrahisi gerçekleştirildi.
YENİ YAŞAM BİÇİMİ GELİŞTİRMEK ZORUNDALAR
Acıbadem Hastanesi'nden alınan verilere göre; araştırmalar, Türkiye'de erkeklerin dörtte birinde (yüzde 25), kadınların ise yarıya yakınında (yüzde 44) obezite sorunu olduğunu gösteriyor. Bu oran 10 yıl önce çok daha az iken, günümüzde erkeklerde iki kat artmış. Hatta 50 yaş üzeri kadınlarda da yüzde 40'tan az iken, yüzde 50'ye yükselmiş. Obezite cerrahisinin başarısında, hastanın yeni yaşam tarzını benimsemesi, metabolizma ve endokrinoloji uzmanlarıyla işbirliği içinde oluşturulan diyet programına uyması, gerekiyorsa besin, vitamin ve mineral takviyelerini düzenli olarak kullanması büyük önem taşıyor. Her hastaya özel bir program oluşturulsa da, obezite sonrası beslenmede temel olarak aşağıdaki prensipler önem taşıyor:
Protein bundan sonra beslenmedeki en önemli besin maddesi olmalı. Günde yaklaşık 60 g protein kaynağı almak gerekiyor (1 porsiyon tavuk, hindi, balık ya da 1 porsiyon az yağlı peynir gibi).
Öğün atlamamaya özen göstermeliler. Günde en az 3 ana öğün tüketmeliler. Buna ek olarak 2 de ara öğün tüketmeleri gerekir. Böylece mide aşırı dolmaz ve metabolizmanın daha hızlı çalışmasına yardımcı olunur.
Her zaman yemekler masa başında, sofra kurularak yenmeli. Ana yemeklere en az yarım saat ayrılmalı. Mutfak tezgahlarının üzerinde, TV ya da bilgisayarın karşısında asla yemek yenmemeli.
Yemekler hem küçük porsiyonlar halinde hem de küçük parçalara bölünmüş halde hazırlanmalı. Çok fazla yemek yemeyi önlemek için küçük tabaklar ve küçük çatal - kaşıklar kullanılmalı. Yiyecekler çok yavaş yenip, iyice çiğnenmeli. Servis tabakları ve tencereler masada olmamalı ve asla ikinci porsiyonu alınmamalı.
Günde en az 6-8 bardak kafeinsiz, kalorisiz ve gazsız içecek içilmeli. Yemeklerden yarım saat önce bir şey içilmemeli. Böylece midenin bulanması önlenir.
Hastayı takip eden doktorun önerdiği vitamin ve mineraller düzenli olarak alınmalı. Ona sormadan başka bir ilaç ya da besin takviyesi kullanılmamalı.
Obezite cerrahisini bir kür ya da diyet gibi görülmemesi gerekir. Edinilecek bu sağlıklı beslenme alışkanlıkları, bundan sonra yeni yaşam biçiminiz olmalı. Bu görüşün aynı zamanda aile ve arkadaşlar tarafından da benimsenmesini sağlanmalı.
AMELİYAT OLAN ÜNLÜ İSİMLER İÇİN TIKLAYIN